Secopedia

Casusluk

Bu İçeriği Paylaşın

Casusluk, bilgi sahibinin izni olmaksızın askeri, siyasi veya ekonomik değeri olan bilgilerin, genellikle yasadışı yollardan elde edilmesi faaliyetine verilen isimdir. Casusluk, aynı zamanda karşı tarafa yanlış yönlendirici bilgi vermek için de kullanılır. Devletlerarası ilişkilerin savaş kadar eski bir parçasıdır ve istihbarat faaliyetinin temelini oluşturur. Devletlerarası hukuk casusluğu yasadışı görmekle birlikte neredeyse her devletin bir istihbarat teşkilatı vardır ve bu nedenle casusluk, uluslararası ilişkilerin kendine özgü kurallara sahip örtülü bir alanı olarak pek çok efsane, yanlış bilgi ve komplo teorisine kaynaklık etmektedir.

Casusluğun kökenleri antik uygarlıklara dek sürülebilir. Eski Mısır, Çin, Yunan kayıtları ve Tevrat’ta dönemin askeri ve siyasi mücadelelerinde casusların karşı taraf hakkında bilgi edinmek amacıyla kullanıldığını gösterir. Çinli komutan Sun Tzu, M.Ö. 6. Yüzyılda yazdığı Savaş Sanatı adlı eserinde casusları düşmanın durumu hakkında bilgi edinmek ve düşmana kendi durumumuz hakkında yanlış izlenimler vermek için kullanmamız gerektiğini anlatır. Zira Sun Tzu’ya göre savaşa girilirken yapılması gereken en önemli şey, savaşın devlet için yaratacağı risklerin bilinmesi ve sınırlanmasıdır. Bu da ancak hem kendi tarafımız, hem de karşı taraf hakkında sağlam bilgiye sahip olarak yapılabilir. Atinalı tarihçi ve komutan Tukidides, M.Ö. 5. Yüzyılda Atina ve Sparta arasında gerçekleşen çatışmayı anlattığı Peloponez Savaşları Tarihi adlı eserinde casusların taraflar arasındaki pek çok çatışmada oynadığı kilit role değinir. M.Ö. 470’te Pers ordusu ile Sparta Kralı Leonidas liderliğindeki Yunan güçleri arasında gerçekleşen destansı Thermopylae Savaşı sırasında, Yunan ordusunun inatla savunduğu dar geçidin etrafından dolaşan bir patikanın varlığı, Pers İmparatoru I. Serhas’a Spartalı bir casus aracılığı ile bildirilmiştir.

Modern çağda casusluk hem devletlerarası arasındaki üstünlük yarışının önemli bir parçası haline gelmiştir. 20 Yüzyılın ilk yarısında her iki dünya savaşında da casuslar önemli bir rol oynamıştır. 1. Dünya Savaşı’nın ikonik casus figürü Mata Hari, İngiliz ve Fransız subaylarından elde ettiği önemli askeri bilgileri kızına yazılmış mektuplar gibi Alman istihbaratına iletiyordu. İngiliz casusu Thomas Edward Lawrence ise, Hicaz Araplarının Osmanlı otoritesine karşı ayaklanmasını kışkırtarak “Arabistanlı Lawrence” lakabını edinmiştir.

Solda: Arabistanlı Lawrence. Sağda: Mata Hari

Kaynak: Wikipedia Commons https://commons.wikimedia.org/wiki/File:T.E._Lawrence_With_Lawrence_in_Arabia.jpg
https://tr.wikipedia.org/wiki/Mata_Hari#/media/Dosya:Mata_Hari_13.jpg

Teknolojinin gelişmesi ile birlikte elektronik casusluk ve sinyal istihbaratı insan istihbaratı kadar önemli hale gelmiştir. 2. Dünya Savaşı sırasında İngiliz istihbaratı Almanların haberleşmelerini şifrelemek için kullandıkları Enigma makinesinin işleyişini çözerek özellikle 1943 Kursk muharebesi öncesinde Sovyet müttefiklerine çok değerli bilgiler sağlamıştır. Amerikan sinyal istihbaratı ise Pasifik cephesinde Japon donanma kodunu çözmüştür. Bu sayede Pasifik filosu komutanı Chester Nimitz, savaşın sonucu üzerinde belirleyici etkiye sahip Midway muharebesi öncesinde Japonların Midway Adası’na hangi tarihte ve ne büyüklükte bir güçle saldıracağını tespit ederek dört Japon uçak gemisinin batırılması ile sonuçlanan bir tuzak kurmuştur.

Solda: ABD Donanması Pasifik Filosu Muharebe İstihbarat Subayı Edwin T. Layton

Sağda:  Alman haberleşme kodlama cihazı Enigma

Kaynak: Wikipedia Commons
https://en.wikipedia.org/wiki/Edwin_T._Layton#/media/File:Edwin_T._Layton.jpg
https://en.wikipedia.org/wiki/Enigma_machine#/media/File:Enigma_(crittografia)_-_Museo_scienza_e_tecnologia_Milano.jpg

Soğuk Savaş sırasında Sovyet istihbaratı İngiliz ve Amerikan devlet kurumlarına ve hatta istihbarat teşkilatlarına sızarak atom bombası ve başka pek çok askeri sırrı ele geçirmiştir. 1961’de İngiliz istihbarat teşkilatı MI6’in üst düzey yöneticilerinden Kim Philby’nin aslında bir KGB casusu olduğunun ortaya çıkması, asrın casusluk skandalı olarak değerlendirilmiştir. İngilizler bu hamleye 1980’lerin başında KGB’nin üst düzey yöneticilerinden Oleg Gordievsky’yi İngiliz istihbaratı hesabına çalışmaya ikna ederek karşılık vermiştir. Artan şüpheler karşısında İngiltere’ye kaçırılan Gordievsky’nin özellikle Sovyetler Birliği’nin kritik ekonomik durumu hakkında verdiği bilgiler, dönemin yeni sağ liderleri Ronald Reagan ve Margaret Thatcher’ın Sovyetler Birliği’ne karşı izledikleri siyaseti belirleyen önemli unsurlardan biri olmuştur.

Solda: MI6 içindeki KGB casusu Kim Philby

Sağda: KGB içindeki MI6 casusu Oleg Gordievsky

Kaynak: Wikipedia Commons
https://en.wikipedia.org/wiki/Kim_Philby#/media/File:Kim_Philby_1955.jpg
https://tr.wikipedia.org/wiki/Oleg_Gordievsky#/media/Dosya:Oleg_Gordievsky_in_2007.jpg

Soğuk Savaş sonrasında giderek artan internet ve 21. Yüzyıla damgasını vuran sosyal medya kullanımı, casusluğun da niteliğinde önemli değişikliklere yol açmıştır. Günümüzde elektronik istihbarat kaynakları istihbarat teşkilatlarının topladığı bilginin önemli bir kısmına tekabül etmektedir. Öyle ki, ABD istihbarat topluluğu içinde insan istihbaratının kaynağı olan CIA, çok daha bilinen bir örgüt olmasına karşın elektronik istihbarattan sorumlu NSA çok daha kritik öneme sahiptir ve (bilinen) bütçesi CIA’in neredeyse yedi katıdır.

Hem elektronik hem de insan istihbaratı alanında önde gelen ülkelerden biri olan İsrail, 2000’li yıllarda İran’ın nükleer programını yavaşlatmak ve sabote etmek için stuxnet adlı solucan yazılımı kullanmıştır. Haziran 2010’da ortaya çıkan bu yazılım, İran’ın Buşehr ve Natanz nükleer tesislerinde uranyum zenginleştirme amacıyla kullandığı santrifüjleri yöneten bilgisayar sistemine flash disc üzerinden bulaştırılarak tesislerin çalışmasını sekteye uğratmıştır. İsrail’in bunun yanısıra, İran’ın nükleer programında çalışan kritik personele yönelik “inkar ya da kabul etmediği” bir suikast programı da yürüttüğü iddia edilmektedir.

2016 yılında gerçekleşen başkanlık seçimleri sırasında Rus istihbarat teşkilatı FSB’nin, büyük veri analizi kaynakları sayesinde tespit ettiği ve bot sosyal medya hesapları aracılığıyla hedef aldığı kritik ABD’li seçmen gruplarının davranışlarını etkileyerek Donald Trump’ın rakibi Hillary Clinton karşısında zafer kazanmasını sağladığı iddia edilmiştir. Bu konu hakkında ABD Adalet Bakanlığınca hazırlanan Mueller Raporu da bu etkinin varlığını ortaya koymuştur.

Halen devam eden Ukrayna Savaşı’nda ABD ve İngiltere, hem elektronik hem de insan istihbarat kaynaklarını kullanarak Ukrayna’ya Rus birliklerinin pozisyon, kuvvet ve niyetleri hakkında yoğun istihbarat desteği sağlamaktadır. Ukrayna tarafı bu destek sayesinde Moskova Kruvazörünün batırılması gibi büyük askeri başarılar kazanmıştır. Savaş alanında öldürülen bazı Rus yüksek rütbeli subaylarının da batı istihbarat kaynaklarından gelen bilgi sayesinde hedef alındığı iddia edilmiş, ancak bu bilgi daha sonra yalanlanmıştır.

Daha fazlası için:

Okuma Önerileri

  • Kitap:  Christopher Andrew ve Oleg Gordievsky, KGB: The Inside Story, Harper Collins, 1990.
  • Kitap:  Kim Philby, Sessiz Savaş, İlgi Kültür Sanat Yayınları, 2007.
  • Kitap: Ahmet Seyrek, İstihbarat Örgütleri Tarihi, İstanbul Dorlion, 2020.
  • Kitap: Christopher M.Andrew, The Secret World: A History of Intelligence, Penguin Books, 2018.
  • Makale: Kaan Kutlu Ataç, “İstihbarat, Casusluk, Karşı Casusluk, Örtülü Operasyonlar ve Güvenlik”, UİK Güvenlik Yazıları No 45, Kasım 2019 https://trguvenlikportali.com/wp-content/uploads/2019/12/Istihbarat_KKAtac_v.2.pdf (Erişim Tarihi: 20 Kasım 2020).
  • Roman: John Le Carre, Soğuktan Gelen Casus, çev. Ali Cevat Akkoyunlu, İstanbul, Kırmızı Kedi Yayınevi, 2013, 4. Basım.
  • Röportaj: “Oleg Gordievsky: How the KGB Helps Gorbachev”, Time, 5 Mart 1990, https://content.time.com/time/subscriber/article/0,33009,969528,00.html (Erişim: 11 Kasım 2022).
  • Rapor: Robert S. Mueller, III,  Report On The Investigation Into Russian Interference In The 2016 Presidential Election, ABD Adalet Bakanlığı, Mart 2019 https://www.justice.gov/archives/sco/file/1373816/download (Erişim: 11 Kasım 2022).

İzleme Önerileri

Dinleme Önerileri

Mehmet Ali Tuğtan

Dr. Öğretim Üyesi Mehmet Ali Tuğtan, 2008 yılından bu yana İstanbul Bilgi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesidir. Doktora derecesini 2008 yılında Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi programından almıştır. Uzmanlık alanları Türk-Amerikan İlişkileri, Güncel Dünya Politikası ve Güvenlik çalışmalarıdır.

Bu İçeriği Paylaşın
2024 © Global Academy. Tüm hakları saklıdır. Secopedia’da yayımlanan çalışmalarda ifade edilen görüşler yalnızca katkı verenlere aittir ve portal editörleri, yayın kurulu, Global Academy veya UİK tarafından onaylandığı anlamına gelmez.
© Global Academy. All rights reserved. Opinions expressed in works published by Secopedia belong to the contributors and do not imply endorsement by the Global Academy, IRCT, Editorial Board, or the Editors.
2024 © Global Academy. Tüm hakları saklıdır. Designed and developed by brain.work