Secopedia

Başarısız Devlet

Bu İçeriği Paylaşın

Başarısız devlet (Failed state), egemen bir devletin işlevlerini yitirmesi (State collapse) halinin kalıcılaşması sonucu ortaya çıkan durumu tanımlar. Yitirilmesi halinde başarısız devlet tanımlamasını geçerli kılan devlet işlevlerinin neler olduğu ve hangi durumlarda yitirilmiş sayılacakları devam eden bir tartışmanın konusu olmakla beraber, en temelde şiddet tekelinin yitirilmesi ve buna bağlı olarak devletin: i) Toprakları ve nüfusu üzerindeki kontrolünü ve ii) Sınırlarını koruma ve kontrol etme yeteneğini kaybetmesi anlaşılır. Dolayısıyla, şiddet tekelini yitirme belirtileri gösteren devletler, başarısız devlet olmaya aday, kırılgan devlet (Fragile state) konumdadır. Başarısız devleti karakterize eden özellikler kısaca şu şekilde sıralanabilir: Kamu otoritesinin ve meşruiyetinin çökmesi, kanuna uyma endişesinin ortadan kalkması, normalde devletin şiddet tekeli tesis etmek için kullandığı araç ve personelin (Ordu, polis ve onların silah ve teçhizatı) silahlı grupların kontrolüne geçerek rakip gruplara karşı üstünlük sağlamak ve/ya sivil halka karşı gasp ve yağma amacıyla kullanılması. Başarısız devletlerde kamu otoritesi ve meşruiyetinin bu biçimde çökmesi aynı zamanda vergi toplama ve kamu hizmetlerinin (altyapı, sağlık, eğitim vb) sürdürülmesini de imkansız kılar. Aslında başarısız devletlerin çöküş süreçlerinde başarısız devleti karakterize eden bu unsurlarla çöküşün hızı ve derinliği karşılıklı etkileşim halindedir: Çöküş hızlandıkça şiddet tekeli yok olur, devletin güvenlik güçlerine ait teçhizat ve personel silahlı grupların kontrolüne geçer, kamu otoritesi ve hizmetleri çöker. Bu gelişmelerse çöküşün daha da hızlanmasına ve derinleşmesine yol açarak bir kısır döngü yaratır.

Devletin işlevlerini yitirmesi etnik çatışma, devrim, ayaklanma ya da dış saldırı gibi sebeplerle tetiklense de, bu durumun başarısız devletle sonuçlanmasının ardında daha uzun erimli yapısal nedenler vardır. Dolayısıyla başarısız devletlerin büyük kısmının geçmişte kırılgan ya da zayıf devlet olarak tanımlandığını görmek mümkündür. Bu kırılganlıklar devletin şiddet tekelini sürdürmekte giderek daha çok zorlanması; kamu otoritesi ve meşruiyetinin süreç içinde zayıflaması; ekonomik gerileme ve çöküş, kıtlık; uluslararası askeri ve ekonomik yardım ihtiyacının giderek artması ve kronik hale gelmesi ile karakterize olur. Dünya Bankasının yoksulluk analizi raporuna göre, kırılgan devlet olarak tanımlanan ülkelerin nüfusunun 1/3’ünden fazlası günde 1.25 Doların altında bir gelirle hayatta kalmaya çalışmaktadır. Bu devletlerin bir diğer ortak özelliği, görece olarak daha stabil ülkelerin aksine Birleşmiş Milletler Binyıl Gelişme Amaçları yönünde ilerleme kaydetmek yerine bu göstergelerde geriye doğru gitmeleridir. Dolayısıyla, bir ülkenin başarısız devlet olma ihtimalinin artıp artmadığını, o devletin kırılganlık seviyesini gösteren sosyo-ekonomik ve askeri göstergelere bakarak anlamak mümkündür.

Tarihsel olarak Üçüncü Dünya ülkeleri arasında devlet kırılganlığının, özellikle de Afrika ülkelerinde kırılgan ve başarısız devlet salgınının nedenlerini 3. Dünya Borç Krizi ve Soğuk Savaş’ın sonuna dayandırmak mümkündür:

İsrail ve Arap ülkeleri arasındaki 1973 Yom Kippur Savaşı sonrasında, bu savaş sırasında İsrail’i destekleyen batılı ülkelere OPEC tarafından uygulanan petrol ambargosu, petrol fiyatlarında önemli bir sıçramaya yol açmıştır. Bu durum, 1970’li yıllar boyunca petrol üreten ülkeler ve petrol dağıtan çok uluslu şirketlerde karlılığın artarak biriken nakdin uluslararası bankalara aktarılmasına yol açmıştır. Uluslararası bankalar ise bu paraları üçüncü dünya ülkelerine egemen borç olarak vermiş, özellikle Afrika’da alınan borçlar uzun vadede gelir getirici projeler yerine siyasal ve ideolojik amaçlarla harcanmıştır. Yolsuzluk ve denetimsizlik, paranın yöneticilerce zimmete geçirilmesi ve israfı ile sonuçlanmıştır. 1980’lerde petrol fiyatlarının düşmesi ve İngiltere ve ABD’den başlayarak yeni sağ iktidarların uyguladığı sıkı para politikaları faizlerin yükselmesine ve likiditenin azalmasına yol açarak Üçüncü Dünya Borç Krizini tetiklemiş; Latin Amerika ülkeleri başta olmak üzere çok sayıda ülkenin ekonomilerini sarsıntıya uğratmıştır. Afrika’da Üçüncü Dünya Borç Krizi, yaygın moratoryumlar ve bunlara eşlik eden ekonomik çöküşlerle sonuçlanmıştır.

1980’lerin sonunda Varşova Paktı ve ardından 1991’de Sovyetler Birliği’nin çöküşü ise, özellikle askeri ve endüstriyel yardım açısından komünist bloğa bağımlı olan çok sayıda Bağlantısızlar Hareketi üyesi ülkeyi derinden etkilemiştir. Bu ülkeler hem askeri ve endüstriyel teknoloji, hem de hammadde ticareti için artık tek alternatif olarak görülen batı ülkeleri ile yeniden masaya oturmak zorunda kalmışlardır. Bu da zaten borç krizi içindeki ekonomilerinin ve kırılgan sosyal yapılarının daha da hasar görmesine yol açmıştır.

1990’larda Batının odağı Avrupa ve Orta Doğu üzerindeyken Afrika’da devlet kırılganlığı bir başarısız devlet salgınına dönüşmüştür. Batının bu duruma Somali ve Ruanda örneklerinde müdahale girişimleri başarısız olmuştur. Özellikle Somali’de ABD liderliğinde yürütülen BM Somali Operasyonunun (Operation Restore Hope) başarısızlığı burada belirleyici olmuştur.

ABD Deniz Piyadelerine bağlı CH-53 Sea Stallion helikopteri, Somali’nin Maleel köyüne insani yardım indiriyor, Ocak 1993. Kaynak: Wikipedia Commons
https://en.wikipedia.org/wiki/Battle_of_Mogadishu_(1993)#/media/File:Aus_wheat_in_Somalia.jpg

Başlangıçta Somali’de açlık ve anarşiye son vermesine karşın daha sonra Muhammed Farah Aidid’e bağlı milislerle BM güçleri arasında artan çatışmalar, Aidid’in kilit önemdeki komutanlarını tutuklamak için ABD özel kuvvetleri tarafından 3-4 Ekim 1993’te girişilen Gothic Serpent operasyonu ile zirveye ulaşmıştır. Bu operasyon sırasında iki ABD helikopterinin Mogadişu şehir merkezinde Aidid milislerince düşürülmesi, Amerikan askerlerinin Vietnam Savaşındaki 1968 Tet Hücumundan bu yana dahil oldukları en yoğun silahlı çatışma ile sonuçlanmıştır. 18 Amerikan askeri ve yüzlerce Somalili milisin ölümüyle sonuçlanan bu çatışmadan sonra ABD bölgeden çekilmiş, sadece altı ay sonra patlayan Ruanda iç savaşı sırasında gerek ABD gerekse Ruanda’nın eski kolonisti Belçika ve diğer batılı ülkeler, “İkinci bir Mogadishu faciası istemiyoruz!” düsturu ile hareket etmişlerdir. Bunun sonucunda, Ruanda’da yönetimi ele geçiren  aşırılık yanlısı Hutu’lar azınlıktaki Tutsi’leri soykırıma uğratarak 700 binden fazla insanın ölümüne yol açarken, dünya sadece izlemekle yetinmiştir.

Ruanda Soykırımı sırasında 5000’den fazla insanın sığındığı ve pala, el bombası, makineli tüfek ateşi ve canlı canlı yakılmak suretiyle öldürüldüğü Ntarama Kilisesi. Kaynak: Wikipedia Commons https://en.wikipedia.org/wiki/Rwandan_genocide#/media/File:Ntrama_Church_Altar.jpg

1990’ların tek kutuplu dünyasında Somali ve Ruanda, demokratik batı hükümetlerinin uzun erimli ve nankör bir iş olan ulus inşasına kendi temsil ettikleri halkların kan ve hazinesi pahasına girişmekten kaçınacağını göstermiştir. 11 Eylül 2001 saldırılarından sonra ABD’nin Afganistan ve Irak’ı işgali ile başlayan yeni dönemde terörü kaynağında kurutmak için harekete geçen ABD ve müttefikleri, özellikle Afganistan’da büyük miktarlarda insan gücü, para ve siyasal sermaye kullanarak devlet inşasına girişmiştir. Ancak gerek Irak gerekse Afganistan’da uluslararası müdahaleye karşı oluşan yerel direniş, her iki işgalin de liderliğini yürüten ABD’nin yanlış politikaları ve 2008 finansal krizinin askeri bütçeleri daraltan etkisi, bu devlet inşa projelerinin akamete uğramasına neden olmuştur. ABD liderliğindeki koalisyon güçleri 2011’de Irak’tan çekilirken arkalarında siyasi, etnik ve mezhepsel bölünmelerden muzdarip, kırılgan bir devlet bırakmışlardır. 2021 yılında ABD liderliğindeki BM güçlerinin Afganistan’dan çekilmesi sırasında, 2001 sonrasında yüz milyarlarca dolar harcanarak kurulan batı destekli Afgan hükümeti birkaç ay içinde çökerken, ülkenin yönetimi 15 Ağustos 2021’de direniş görmeden başkent Kabil’e giren Taliban’ın eline geçmiştir.

2010 Arap Baharı sonrası Orta Doğu ve Kuzey Afrika’da başlayan siyasal hareketler, Suriye, Yemen ve Libya’da devlet kırılganlığını hızla arttıran iç savaşlarla sonuçlanmıştır. Batı, hem Libya hem de Suriye örneklerinde kapsamlı askeri müdahaleden kaçınmıştır. Devlet otoritesinin çöküşü ve vekalet savaşı çerçevesinde dış güçlerce silahlandırılan yerel milisler ve terör örgütlerinin çatışması, bu iki ülkeden komşu ülkelere ve Avrupa’ya milyonlarca sığınmacının akın etmesine yol açmıştır.

Daha fazlası için:

Okuma Önerileri

  • Kitap: Robert Kaplan, The Coming Anarchy: Shattering the Dreams of the Post Cold War, Vintage Books, 2001.
  • Kitap: Samantha Power, A Problem from Hell: America and the Age of Genocide, Basic Books, 2002.
  • Makale: Stewart Patrick, “‘Failed’ States and Global Security: Empirical Questions and Policy Dilemmas”, International Studies Review Vol. 9, No. 4 (Winter, 2007), s. 644-662.
  • Makale: Stein Sundstøl Eriksen, “’State failure’ in theory and practice: the idea of the state and the contradictions of state formation”, Review of International Studies, Vol. 37, No. 1 (January 2011), s. 229-247.
  • Makale: Mehmet Karaçuka ve Necmettin Çelik, “Kırılgan – Başarısız Devlet Olgusu ve Terörizm İlişkisi”, Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi Cilt 19 No: 1 (2017), s. 20-41.
  • Websitesi: Fragile State Index https://fragilestatesindex.org/ (Erişim: 10 Ekim 2020).

İzleme Önerileri

Dinleme Önerileri

Podcast: University of Oxford Podcasts Series, Week 6, “The Self-Fulfilling Prophecy of Failed States: Somalia, State Collapse and the Global War on Terror”, 2009. https://podcasts.ox.ac.uk/week-6-self-fulfilling-prophecy-failed-states (Erişim: 23 Aralık 2020)

Mehmet Ali Tuğtan

Dr. Öğretim Üyesi Mehmet Ali Tuğtan, 2008 yılından bu yana İstanbul Bilgi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesidir. Doktora derecesini 2008 yılında Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi programından almıştır. Uzmanlık alanları Türk-Amerikan İlişkileri, Güncel Dünya Politikası ve Güvenlik çalışmalarıdır.

Bu İçeriği Paylaşın
2024 © Global Academy. Tüm hakları saklıdır. Secopedia’da yayımlanan çalışmalarda ifade edilen görüşler yalnızca katkı verenlere aittir ve portal editörleri, yayın kurulu, Global Academy veya UİK tarafından onaylandığı anlamına gelmez.
© Global Academy. All rights reserved. Opinions expressed in works published by Secopedia belong to the contributors and do not imply endorsement by the Global Academy, IRCT, Editorial Board, or the Editors.
2024 © Global Academy. Tüm hakları saklıdır. Designed and developed by brain.work