Secopedia

BM Güvenlik Konseyi

Kuruluş amacı öncelikle uluslararası barış ve güvenliğin sağlanması olan Birleşmiş Milletlerin bu amacın gerçekleştirilmesinden sorumlu birincil organı Güvenlik Konseyi’dir. BM Antlaşmasının Güvenlik Konseyi’yle ilgili düzenlemeleri içeren V. Bölümü’nde açıkça tanımlanan bu sorumluluğun Güvenlik Konseyi’ne verilmesinin nedeni BM’nin örgüt olarak hızlı ve etkili hareket edebilmesini sağlamaktır. Aynı nedenle Güvenlik Konseyi örgütün kurulduğu II. Dünya Savaşı sonrası […]

Yazıyı Paylaşın

Kuruluş amacı öncelikle uluslararası barış ve güvenliğin sağlanması olan Birleşmiş Milletlerin bu amacın gerçekleştirilmesinden sorumlu birincil organı Güvenlik Konseyi’dir. BM Antlaşmasının Güvenlik Konseyi’yle ilgili düzenlemeleri içeren V. Bölümü’nde açıkça tanımlanan bu sorumluluğun Güvenlik Konseyi’ne verilmesinin nedeni BM’nin örgüt olarak hızlı ve etkili hareket edebilmesini sağlamaktır. Aynı nedenle Güvenlik Konseyi örgütün kurulduğu II. Dünya Savaşı sonrası dönemin güç dağılımını yansıtacak biçimde veto yetkisi bulunan 5 daimi üye içerecek biçimde yapılandırılmıştır. Bu üyeler ABD, İngiltere, Fransa, Rusya ve Çin’dir. Bu beş üyeden Çin’i 1971 yılına kadar Çin Cumhuriyeti (Tayvan), bu tarihten itibaren Çin Halk Cumhuriyeti, Rusya’yı ise 1991 yılına kadar SSCB, bu tarihten sonra ise Rusya Federasyonu temsil etmiştir. Söz konusu devletler II. Dünya Savaşı’nın galipleri olmanın yanı sıra savaştan sonra kurulacak dünya düzenin de kuruculuğuna soyunmuşlardır. Bu düzen içinde benzer bir savaşın yaşanmasını önlemek öncelikli hedef olduğundan ve aynı hedefle kurulan Milletler Cemiyeti’nin bu amaca neden ulaşamadığından yola çıkılarak, büyük güçlerin daha belirleyici bir rol üstlenmeleri gerektiği sonucuna varılmıştır. Bu rol söz konusu devletlere tanınan daimi üyelik ve veto yetkisiyle tanımlanmıştır. Dolayısıyla uluslararası barış ve güvenliği ilgilendiren her konuda bu beş devlet söz sahibi olacak ve içlerinden herhangi birinin onaylamadığı herhangi bir karar alınamayacaktır. Ancak II. Dünya Savaşı sonrası güç dağılımını yansıtan bu yapının, günümüzün askeri ya da ekonomik güç dağılımıyla tam örtüştüğünü söylemek mümkün değildir.  Değişen dengeler bağlamında Almanya, Japonya, Hindistan, Brezilya gibi ülkelerin Güvenlik Konseyine daimi üyelikleri tartışmaların merkezinde yer alsa da her örnekte karşı iddiaların da bulunması daimi üyelerin sayısının arttırılması tartışmalarının sonuçsuz kalmasına neden olmaktadır.

BMGK toplantısı, BM Genel Merkezi, New York https://www.cfr.org/backgrounder/un-security-council

Daimi üyeler dışında Güvenlik Konseyi’nde 2 yılda bir Genel Kurul’un 2/3’nin oy çokluğu ile seçilen 10 üye daha bulunmaktadır. Böylece 1965 yılına kadar 11 üyeli olan Konsey’in sayısı bu tarihten itibaren 15 olarak sabitlenmiştir. Konseyin üye sayısının arttırılmasında BM’nin kuruluşunu izleyen yıllarda, özellikle sömürgelerin bağımsızlıklarını kazanmalarıyla birlikte örgütün üye sayısının artmış olması rol oynamıştır. Bununla birlikte 15 üyenin de örgütte demokratik temsili sağlamak için yetersiz olduğunu dair görüşler öne sürülmeye devam etmektedir. Geçici üyelerin iki yıllığına seçilmesi yönetimiyle tüm üyelere Güvenlik Konsey’inde seçilme olanağı tanınmış ve BM Antlaşmasının 23. maddesinde öngörüldüğü gibi coğrafi dağılım göz önünde bulundurulmuş olmakla birlikte, bu sınırlı sayıyla 193 üyesi olan örgütte hakça dağılımı sağlamak oldukça güçtür. Benzer biçimde daimi üyelere tanınan veto hakkının, Konseyin ve genel olarak örgütün demokratik niteliğine zarar verdiği de tartışılan konular arasındadır. Konsey’in her üyesinin birer oyu bulunsa da daimi üyelerin sahip olduğu veto yetkisi dolayısıyla bazı durumlarda Konseyin 15 üyesinden 14’ünün onayladığı bir kararın bile alınabilmesi mümkün olmamaktadır. Bu durumun bir yandan BM’nin esas amacı olan uluslararası barış ve güvenliğin korunmasına hizmet etmekten çok bu amaca zarar verdiği, diğer yandan Konseyin dolayısıyla da örgütün kararlarının meşruluğunu zedelediği yaygın bir eleştiridir. Vetoların büyük çoğunluğu Soğuk Savaş döneminde kullanılmış, bu yetkiye en çok başvuran devlet ise Sovyetler Birliği olmuştur. Bu durum Soğuk Savaş döneminde kalmış da değildir, günümüzde tecrübe edilmeye devam etmektedir. Örneğin, Rusya Federasyonu Suriye iç savaşına dair on beşten fazla kez veto hakkını kullanmış, bu şekilde ortak karar alınmasının önünü tıkamıştır. Bu durum elbette Rusya ile de sınırlı değildir, daimi üyelerin her birisi veto haklarını kullanarak Güvenlik Konseyi’nin karar almasının önünü kesebilmektedir.

BM Antlaşmasının 27. maddesi Güvenlik Konseyi’ndeki oylamalara ilişkin kuralları düzenlemektedir. Buna göre Güvenlik Konseyi’nde usule ilişkin konularda kararlar 9/15 oy çokluğuyla alınmaktadır. Diğer bütün konularda kararlar daimi üyelerin tamamının lehte oy kullanması koşuluyla yine aynı çoğunlukla alınmaktadır. Güvenlik Konseyi üyelerinden birinin alınan karar ile ilgili uyuşmazlıkta taraf olması durumunda bu üye oylamaya katılmaz. Güvenlik Konseyi’nin aldığı kararlar bağlayıcıdır. Bu bağlayıcılık daha önce de belirtildiği gibi Güvenlik Konseyi’nin uluslararası barış ve güvenlikten sorumlu birincil yapı olmasından kaynaklanmaktadır. Aynı nedenle Güvenlik Konseyi belli dönemlerde toplanmak yerine sürekli görevde olacak biçimde örgütlemiştir ve üyelerinin örgüt merkezinde sürekli bir temsilci bulundurmaları gerekmektedir (BM Antlaşması, Madde 28). Yine uluslararası barış ve güvenliğin sağlanmasını ve korunmasını kolaylaştırmak amacıyla, Askeri Kurmay Komitesinin de yardımıyla silahlanmanın düzenlenmesine yönelik planlar hazırlanması ve BM üyelerine sunulması da Güvenlik Konseyi’nin yükümlülükleri arasındadır. Bu yükümlülük esasen Güvenlik Konseyi’nin silahsızlanma konusunda da sorumlu olması anlamına gelmektedir. Silahlanma yarışlarının önüne geçilmesi yalnızca uluslararası barış ve güvenliği korumak için değil, BM Antlaşmasında tanımlandığı biçimiyle dünyanın insan ve ekonomik kaynaklarının yalnızca küçük bir bölümünün silahlanmaya ayrılmasını sağlamak için de gereklidir.

BMGK daimi üyeleri http://worldpolicy.org/2012/06/06/the-uns-fossilized-security-council/

Güvenlik Konseyi’nin barış ve güvenliğin korunmasıyla ilgili sorumluluğu öncelikle BM Antlaşmasının VI. Bölümünde tanımlandığı biçimiyle uyuşmazlıkların barışçıl yollarla çözülmesini içerir. Uluslararası barış ve güvenliğin korunmasını tehlikeye düşürebilecek durumlarda Güvenlik Konseyi uyuşmazlıkla ya da durumla ilgili soruşturmada bulunabilir, tarafları BM Antlaşmasının 33. Maddesinde tanımlanan çatışma çözümü yöntemlerden birine başvurarak uyuşmazlığı çözmeye çağırabilir, uyuşmazlığın herhangi bir aşamasında tavsiyede bulunabilir ya da harekete geçebilir. Aynı şekilde BM Antlaşmasının VII. Bölümünün konusu olan barışın tehdidi, bozulması ya da saldırı eylemi durumlarında da Güvenlik Konseyi birincil olarak sorumlu organdır. Bu konuda Güvenlik Konseyi’nin sorumluluğu 39. maddede belirtildiği üzere daha ilk baştan söz konusu durumu tespit etmekle başlamaktadır. Bunun ardından uluslararası barış ve güvenliğin yeniden sağlanması için tavsiyede bulunmak veya41. ve 42. maddelere uyarınca hangi önlemlerin alınacağını kararlaştırmak da yine Güvenlik Konseyi’nin yetki alanına girmektedir. Konsey önce 40. madde uyarınca tarafları gerekli ya da uygun gördüğü bir takım geçici önlemler almaya çağırır. Söz konusu geçici önlemler tarafların haklarını, iddialarını ya da konumlarını hiçbir biçimde zedelemez. Söz konusu geçici önlemlerin ne olduğu antlaşmada açık olarak belirtilmemiş, konu Güvenlik Konseyi’nin takdirine bırakılmıştır. Güvenlik Konseyi 41. madde uyarınca silahlı kuvvet kullanımı içermeyen, ekonomik ve diplomatik ilişkiler ile iletişim ve ulaşım yollarının kesintiye uğratılması gibi yöntemleri içeren önlemleri alabilir. Bu önlemlerin yetersiz kaldığına kanaat getirme ve bu durumda silahlı kuvvetlerin kullanımına karar verme yetkisi de Güvenlik Konseyi’ne aittir. BM Antlaşmasının 42. maddesine göre Güvenlik Konseyi uluslararası barış ve güvenliğin korunması ya da yeniden tesisi için, hava, deniz ya da kara kuvvetleri aracılığıyla gerekli saydığı her türlü girişimde bulunabilir. Güvenlik Konseyi’nin bu doğrultuda bir çağrı yapması durumunda BM’nin tüm üyeleri silahlı kuvvetleri dahil her türlü yardımı Güvenlik Konseyi’nin hizmetine sunmakla yükümlüdür (BM Antlaşması, madde 43). Söz konusu bu yükümlülük Güvenlik Konseyi üyesi olmayan devletlerin, alınma sürecine dahil olmadıkları kararlar sonucu silahlı kuvvetlerinin kullanılması anlamına gelmektedir ve Güvenlik Konseyinin yapısı ve üyeliğinin çok sınırlı olmasıyla ilgili tartışmaları sık sık gündeme getiren bir zemin oluşturmaktadır.

Birleşmiş Milletler Haiti İstikrar Misyonu, https://www.un.org/sg/en/content/chapter-ii-b-maintenance-international-peace-and-security

Daha fazlası için:

Okuma Önerileri:

  • Kitap: Ian Hurd. After anarchy: legitimacy and power in the United Nations Security Council, Princeton, Princeton University Press, 2008.
  • Kitap: Vaughan Lowe, Adam Roberts, Jennifer Welsh ve Dominik Zaum, The Evolution of Thought and Practice since 1945, Oxford, Oxford University Press, 2010.
  • Makale: Barry O’Neill, “Power and satisfaction in the United Nations security council”, Journal of Conflict Resolution, Cilt 40, No 2, 1996,s. 219-237.
  • Makale: Laura J. Shepherd. “Power and authority in the production of United Nations Security Council Resolution 1325”, International Studies Quarterly, Cilt 52, No 2, 2008, s. 383-404.

İzleme Önerileri:

  • Belgesel: The Security Council: Keeping The Peace, UN Audiovisual Library, https://www.unmultimedia.org/avlibrary/asset/2038/2038062/ (Erişim Tarihi: 10 Aralık 2020).
  • Belgesel: Security Council, UN Audiovisual Library, https://www.unmultimedia.org/avlibrary/asset/2042/2042896/ (Erişim Tarihi: 10 Aralık 2020).

Dinleme Önerileri:

  • Podcast: “Do we need the United Nations Security Council?”, Open to Debate with David Moscrop, 2020, https://open.spotify.com/episode/24oQMR9VyjvYQxhsiAzsaj?si=C-WvkEhzS02XU8VCX_0svQ (Erişim Tarihi: 16 Şubat 2021).
  • Podcast: “Ireland and the United Nations Security Council: What can be Achieved for Peace and Security”, Transitional Justice Institute: Public Lectures and Events, 2021, https://open.spotify.com/episode/5VulThGsa7KuK0r3FhQIlx?si=87AGCJ7JT-GF54_c84brWg (Erişim Tarihi: 16 Şubat 2021).
Yazıyı Paylaşın
Fulya Aksu

Doç. Dr. Fulya Aksu, İstanbul Altınbaş Üniversitesi Uluslararası İlişkiler öğretim üyesi olarak görev yapmaktadır. Doktora derecesini 2011 yılında Ankara Üniversitesi’nden ‘Dış Politika ve Kimlik: İnşacı Perspektiften Türk Dış Politikasının Analizi’ başlıklı teziyle alan Aksu’nun akademik ilgi ve çalışma alanları, uluslararası ilişkiler teorileri, savaş ve güvenlik çalışmaları ile Türk dış politikasıdır. Doç. Dr. Aksu’nun bu alanlarda, aralarında ‘The Transatlantic Link in Turkey’s Middle Power Identity’, ‘İlkçağlardan Günümüze Haklı Savaş’, ‘Türkiye’de Güvenlik: Algı, Politika, Yapı’, ‘NATO’nun Stratejik Konseptleri’ başlıklı çalışmaları bulunan birçok yayını mevcuttur.

Infocast Projesi
Geleneksel Olmayan Güvenlik Çalışmaları
2024 © Global Academy. Tüm hakları saklıdır. Secopedia’da yayımlanan çalışmalarda ifade edilen görüşler yalnızca katkı verenlere aittir ve portal editörleri, yayın kurulu, Global Academy veya UİK tarafından onaylandığı anlamına gelmez.
© Global Academy. All rights reserved. Opinions expressed in works published by Secopedia belong to the contributors and do not imply endorsement by the Global Academy, IRCT, Editorial Board, or the Editors.
2024 © Global Academy. Tüm hakları saklıdır. Designed and developed by brain.work